FELSEFE SANAT İLİŞKİSİ
Felsefe, bilim ve sanat, temel olarak konularına ve aynı zamanda onu yansıtma, dönüştürme ve ifade etme araçlarına göre farklılık gösterir. Belli bir anlamda, sanat ,felsefe gibi gerçekliği insanla olan ilişkisine yansıtmakta ve insanı, onun manevi dünyasını ve bireyler arasındaki ilişkileri dünyayla etkileşimlerinde tasvir etmektedir. İlkel olarak saf bir dünyada değil, bilinen ve dönüştürülmüş bir dünyada, her şeyin olduğu gibi, “insan açısına” verildiği, ona karşı tutumlarımız, ihtiyaçlarımıza nüfuz eden bir dünyada yaşıyoruz. , fikirler, amaçlar, idealler, sevinç ve ıstıraplar, varlığımızın girdabının bir parçası olan bir dünya. Bu “insan faktörü” nü dünyadan, bazen ifade edilemez, insanla derinden samimi ilişkisini ortadan kaldırmak isteseydik, her şeyin her şeyle ilgisiz olduğu gri bir sonsuzluk çölüyle karşı karşıya kalmalıyız.
İnsandan soyutlanmış olarak kabul edilen doğa, insanlık dışı bir düşüncenin gölgeli dünyasında var olan boş bir soyutlamadır. Dünya ile olan ilişkilerimizin sonsuz aralığı, onunla olan etkileşimlerimizin toplamından kaynaklanmaktadır. Çevremizi rasyonel bir biçimde, yeni bir çelişki ortaya çıkarmak için ortaya çıkan, gelişen, çözülen ve ihmal edilen çekişmeli bir çelişki seli olarak ifade edebilen devasa bilim, felsefe ve sanat prizmasıyla değerlendirebiliriz.