Charles Taylor Kimdir?
Charles Margrave Taylor (5 Kasım 1931, Montreal, Quebec, Kanada), Kanadalı filozoftur. Modern benliği incelemesiyle tanınmıştır. Hem yelpazesi hem de ele aldığı konuların yanı sıra, çizdiği bursun genişliği için de dikkat çekici olan geniş bir çalışma grubu üretti. Yazıları bir dizi Batılı ve Batılı olmayan dile çevrildi.
Taylor, İngilizce konuşan Protestan bir baba ve bir Frankofon Roma Katolik annesi ile iki dilli iki kültürlü bir ailede büyüdü. Taylor, Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde (1952) tarih derecesini tamamladıktan sonra, Oxford Üniversitesi’ndeki Balliol Koleji’nde ikinci dereceden lisans, siyaset, felsefe ve ekonomi dalında lisans derecesi aldı. 1961’de Oxford’da felsefe doktorası aldı. Taylor’ın akademik kariyerinin çoğu McGill ve Oxford’da geçti; İkinci kurumda Chichele Sosyal ve Siyaset Teorisi Profesörlüğü yaptı.
Taylor’ın ilk büyük çalışması olan Hegel (1975), Hegel’in felsefesinin çağdaş politik ve sosyal teoriyle ilgili olmaya devam etmesinin yollarını vurgulayan 19. yüzyıl Alman filozofunun büyük bir çalışmasıydı. 1989’da Taylor, modern Batı dünyasında benliğin veya insan öznenin çokluğunu araştıran Benlik Kaynakları: Modern Kimliğin Üretimi’ni yayınladı. Tarihsel bir perspektiften Taylor, birkaç ip ve kaynağın modern kimliği oluşturmaya gittiğini gösterdi. Açıkça modern bir benlik anlayışı, özgürlüğe değer veren, keşfi hak eden içsel derinliklere sahip olan, doğayı bir iyilik kaynağı olarak gören ve onunla yenilenen bir varlık kaynağı olarak gören, özgünlük ve bireysellik kazanan, sıradan hayatı onaylayan bir varlığı kapsar. ve başkalarının ıstırabına olan iyilik halini kim çeker? Taylor’ın modern benliğinin bu dizilimleri bazen tamamlayıcı ve bazen de çelişkilidir: örneğin, özgürlük ideali, tarihsel olarak, doğallığı, onu daha iyi bir doğa kaynağı olarak gören bir iyilik kaynağı olarak ele alan, doğal dünya üzerindeki teknolojik kontrol ile ilişkilendirmiştir.
Taylor’ın anlamların önemi konusundaki ısrarı, anlamların zaman içinde nasıl değiştiğine ve kültürler arasında farklılık gösterdiğine dair güçlü bir farkındalık yaratır. Oysa bu çeşitlilik, evrensel ve değişmeyen bir insan doğası fikrini inkar etmesine yol açmaz. Bazı özelliklerin insan olmasına mutlaka eşlik ettiğini ve bu nedenle zaman, mekan, kültür ve dilin farklılıklarını aşıyor. Bunlar arasında: kendi kendini yorumlama (insanların kendilerini anlama biçimleri kimliklerini önemli bir biçimde oluşturur); dil hayvanları olmak (dil, başkalarıyla, çevreyle ve kendileriyle ilişkilerini yönlendirir); ve diyalog yoluyla oluşturulan kimlikleri olandır. Taylor, bir kişinin benlik algısının tek başına elde edilebilecek bir şey olmadığını söyler: gerçekleştirilmesi için başkalarından tanınmasına bağlıdır. Buna karşılık, kimliğinin başkaları tarafından doğru bir şekilde onaylanamaması, bir kişinin kim olduğunu hissetmesine zarar verebilir. Tüm insanların paylaştığı diğer özellikler şunlardır: kim oldukları anlamında önemli bir rol oynayan amaçlara sahip olma; bireyleri en değer verdikleri şeylere yönlendiren ve hayatlarının bu ürünlere yaklaşıp yaklaşmadığına dair bir his sağlayan ahlaki bir çerçevede yer almak; ve Taylor’ın “güçlü değerlendiriciler” dediği şey. Güçlü değerlendirme kavramıyla, Taylor bireylerin arzularından veya arzu ettikleri mallardan bazılarını niteliksel olarak diğerlerinden daha fazla sıraladığını söyler; bazılarının diğerlerinden daha değerli, değerli, anlamlı veya önemli olduğu görülmektedir. Güçlü değerlendirme gerçeği, insanların sadece tercihlerin ağırlıkları olmadığı anlamına gelir. Bunun yerine, seçimlerinin bazılarında, değer verdikleri veya aradıkları şeyler arasında niteliksel ayrımlar yaparlar.